İmamoğlu iktidara seslendi: ‘Elinize yüzünüze bulaştırdığınız Melen Barajı’nı biz yapalım’

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) köklü kurumu İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), kentin Anadolu yakasındaki 5 ilçeden (Tuzla, Pendik, Sultanbeyli, Çekmeköy ve Sancaktepe) Ömerli Barajı’na, 47 farklı noktadan, günde yaklaşık 15.000 metreküp atık su akışına, yaklaşık 500 milyon TL’lik yatırımla son verdi.

“İSKİ Ömerli Havzası Çevre Projesi” açılışı; CHP milletvekili Yunus Emre, CHP Parti Meclis üyeleri Baki Aydöner, Mahir Yüksel, Bedirhan Berk Doğru ve ?Ozan Işık ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımlarıyla gerçekleştirildi. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ile CHP’nin Tuzla (Ali Eren Bingöl), Sultanbeyll (Ayhan Koç) ve Şile (Özgür Kabadayı) belediye başkan adayları da açılışta yer alan isimler oldu. Açılışta, İmamoğlu ve İSKİ Genel Müdürü Dr. Şafak Başa birer konuşma yaptı.

“CUMHURBAŞKANI, MUHTEMELEN BENİM ORAYI ZİYARET ETMEMLE ÖĞRENDİ…”

İstanbul’un kuraklık tehdidi yaşayan bir şehir olduğunu hatırlatan İmamoğlu, tarihin her aşamasında kente uzak noktalardan su taşındığının altını çizdi.

Sözü Melen Barajı’na getiren İmamoğlu, şunları söyledi:

Muhtemeldir ki, kendisi de Melen Barajı’nın yapılamadığını, yarım bırakıldığını, hatta bütün gövdelerinde koca koca çatlaklar oluştuğunu, benim orayı ziyaret edip de kamuoyuyla paylaşana kadar bilmediğini düşünüyorum. Çünkü zira o zamandan sonra kıyamet koptu. İhaleler, yeni proje çalışmaları… İhale oldu, yine olmadı. Projeler iptal oldu ve şu anda bir muamma. Koca bir gövde, koca bir baraj. Ve artık şöyle diyebiliriz: On milyarlarca liralık zarar.”

“MELEN BARAJI’NIN BUGÜN ADINI BİLE AĞIZLARINA ALAMIYORLAR”

“Yapılabildiğinde, hele hele üreteceği enerjiyle beraber, 250 kilometreye yakın mesafeden suyun İstanbul’a basıldığı, şu andaki sistemde enerji tüketimimizin de sıfırlanacağı bir ortamı, cebimizden çıkan ekstra para olarak düşündüğümüzde, ne yazık ki artık milyarlarca lira zarara ve ziyana doğru giden bir süreç… Dolayısıyla, Melen Barajı’nın bugün adını bile ağızlarına alamıyorlar. Çünkü, üzülerek söylüyorum, ortada Melen Barajı yok. Ne yazık ki, bir Melen Barajı beceriksizliği, rezaleti ve sefaleti var. Bu çok üzücü. Yani bu, bir belediye başkanının anlatmaktan çok derin üzüntü duyacağı bir meseledir. Melen Barajı’nın bu sürecinin altında imzası bulunanlar ve bunu milletten gizleyenler, şimdi kalkmış İstanbul’a 6 yeni daha baraj vadediyorlar. ‘Aman, aman, aman; baraj demeyin’ demek lazım. ‘Siz baraj kelimesini kullanmayın’ demek lazım.

Son yılda gelinen sürece baktığımızda, İstanbul’a vadettikleri 6 baraj, 60 yılda mı biter, daha fazla bir zaman diliminde mi biter; açıkçası tahmin bile etmek istemiyorum. Hele hele bu süreçte dediğim gibi, milyarlarca lirasını boşa harcayanlar, İstanbul’a 6 baraj yapmaya kalksa, Kamu Hazinesi ne kadar zarara uğratılır, Allah bilir. Melen Barajı konusunda İstanbullulara hesap vermek zorundalar. Hesap veremeyenlerin, İstanbul adına çok net söylüyorum; itibar edilecek tek bir sözleri, tek bir projeleri olmaz.”

“MELEN VE KANAL KONUSUNDA CÜMLE KURAMIYORLAR”

İktidar kanadının, Melen Barajı gibi, Kanal İstanbul konusunda da cümle kurmadığına dikkat çeken İmamoğlu, konuşmasını özetle şu sözlerle devam ettirdi:

“İkisi, hafızalarda yok sanki. Yani mesela çıkıp şunu da diyemiyorlar: ‘Melen Barajı’nı yapamadık ey halkımız, özür dileriz. Kötü bir mühendislik ürettik ve bu iş olmadı’ diyemiyorlar. Ya da ‘Bunu şöyle çözeceğiz’ diyemiyorlar. Ve bu konuda tam 4 yıldır aralıksız çağrı yapmamıza rağmen, onun için geçen hafta dedim ki, ‘Bu süreci bize teslim edin. Biz bunu alalım. Üzerinde çalışalım. Teknik altyapısı, finansal altyapısı… Ki biz, Melen Barajı’nın etrafındaki çevre yatırımlarını da bitirmek üzereyiz. ‘Bu bağlamda bunu oturalım, biz üzerimize alalım, yapılacak seviyeye getirelim.

Ondan sonra, ‘Yahu inşaatını da siz yapın’ derseniz, onu da biz yapalım.’ Buradan tekrar ilan ediyorum: Bırakın Melen Barajı’nı; elinize yüzünüze bulaştırdınız. O işi biz ele alalım ve Melen Barajı’nı biz yapalım. Buradan tekrar çağrı yapıyorum: Kanal İstanbul konusunda bile, ‘Evet yapılmalıdır’ ya da ‘Hayır yapılmamalıdır’ diye, bir şey deyin. ‘Yapılmalıdır, yapılmamalıdır…’ Ses yok. Seçim zamanı olduğu için, “Gündemimizde yok’ gibi, muğlak cümlelerle vatandaşı kandırmaya çalışıyorlar. Yani ‘Vatandaşın gündeminde olmayan konular, bizim de gündemimizde’ yok diyerek tarifliyorlar.”

“BU UÇMAK NEYSE, BİR TÜRLÜ YERE KONAMADILAR…”

“Ben, böyle olunca şöyle, ‘Bak, bak, bak, bak, bak’ diye söylüyorum. Yani bugüne kadar dillerinden düşürmedikleri, ‘İstanbul’u çağ atlatacak. Türkiye’yi uçuracak’ dedikleri… Bu uçmak neyse, bir türlü yere konamadılar. Ha bire havada uçuyorlar. Bir türlü yere konamadılar. Öyle uçuyorlar ki; enflasyonun dünyada çift haneli rakamda bulunduğu ülke sayısı o kadar az ki. Biz, -Allah’a şükür bizi uçurdular- 3 haneliyiz yani. Aylık enflasyon yüzde 6,6-7’lerde açıklanıyor resmi rakamlarda. Acı bir durum bu. Dünyadaysa 6,5-7’yi yüksek bulan ve bu konuda enflasyonla mücadele eden 70-80 ülke var. Biz, ‘Aylık 6,5-7’yle istikrarlı ekonomi’ diye konuşuyoruz.

O bakımdan bu anlayışın, İstanbul adına itibar edilecek tek bir politikası olmaz. İstanbul’un sorunlarını, ancak ve ancak tek bir kişilik, tek bir kimlik ve anlayış çözer: Sözünün eri olma anlayışı. Sözünün eri, itibarlı, haysiyetli bir yönetim çözer. Biz, -şükürler olsun, kalben söylüyorum- 4,5 yıldır bunu kanıtlıyoruz. Metrodan altyapıya, sosyal destekten kültür sanata, her alanda yanı başındayız. Tarımdan çiftçiye, hayvancılığa verilen desteğe varıncaya kadar, İstanbul büyük bir atılım içerisindedir. Çünkü biz, İstanbul’un gerçek sorunlarını çözmekle ilgiliyiz. Onun için, işimiz çok kolay. Onun için, İstanbul’un her kesimiyle çok güçlü iş birlikleri içerisindeyiz.”

“ÇEKMEKÖY, SANCAKTEPE, SULTANBEYLİ, TUZLA, PENDİK, ŞİLE… BİR TANESİ CHP’Lİ BELEDİYE Mİ? DEĞİL”

“Bakın burada ne diyoruz? Çekmeköy, Sancaktepe, Sultanbeyli, Tuzla, Pendik, Şile… Bir tanesi CHP’li belediye mi? Değil. Biz, İstanbul’un her yerinde, bu anlamda yetersiz olan altyapıya yatırım yapıyoruz. İşte bugün burada, yaklaşık 500 milyon liralık bir yatırımla, tam 47 noktada, Ömerli İçme Suyu Havzası’nın suyunu tertemiz bir şekilde muhafaza ediyoruz. Arıtacağız. Evlerde pırlanta gibi evlatlarımız, o suyu içecekler. Çocuklarımız, o suyla yüzünü yıkayacaklar. Annelerimiz, aileler, güzel yemeklerini yapacaklar, abdestlerini alacaklar, hijyenik ihtiyaçlarını giderecekler. Böyle bir kent var ediyoruz.

Bugün burada, toplam 74 bin 300 metre uzunluğundaki atık su, 8 bin 300 metre yağmur suyu şebeke ve kolektör hatlarını tamamlamış bulunuyoruz. Artık yağmur suları, temiz bir şekilde havzalardan, derelerden Ömerli’ye akıyor olacak. İstanbul genelinde, tam 181 noktada denize, Boğaz’a, barajlara atık su karışımını engelledik. 31 noktada daha çalışmalarımız sürüyor. Ve bunlar, öyle basit atık su karışmaları değil. Ve inanınız her birisi kritik. İstanbul göz bebeğimiz. Kimisi Haliç’in kıyısında, kimisi Marmara’nın kıyısında, her yerde…”

“BİZİM NEYİ, NASIL YAPTIĞIMIZA BAKIN; ONLARIN NEYİ, NASIL YAPMADIĞINA DA BİR BAKIN”

“İstanbul’un bütün bu konularıyla, bütün bu sorunlarıyla ilgili bizim neyi, nasıl yaptığımıza bakın. Bir de ellerinde devlet yetkisiyle, onların neyi, nasıl yapmadığına da bir bakın. Sadece bizden önceki dönemle ilgili değil, bugün ellerinde bulunan olanaklarla neyi, nasıl yapmadıklarına, hatta engellediklerine de bir bakın. Aradaki fark, bu kadar büyük. Bu tam bir zihniyet farkıdır. Bu bir iş tutma biçimi değil sadece, bir zihniyet farkı. Arada ne kadar büyük yetenek ve enerji farkı var; buradan bile ölçebilirsiniz: Yetenek ve enerji farkı. Ne kadar büyük bir ahlak ve ciddiyet farkı var, buradan görebilirsiniz. İşte onun için her konuda, ben diyorum ki meseleye şöyle bakın: İsrafçılar ve icraatçılar olarak bakın. Biz, icraatçıyız. Bu büyük bir fark. O bakımdan halkımız bu farkı görüyor, bize yöneliyor. İsrafçılar da bu durumun farkında; için İstanbullularla İstanbul’u konuşmamak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Daha önce de yaptılar. 2019’da iki kez seçimde yaptılar. 2023 genel seçimlerinde yaptılar. Konudan uzak, konuyu başka mecralara çekmeye veya oraya aktarma çabası içerisinde olacaklar. Hatta yani öyle bir noktadalar ki; ‘Genel seçim yaptık. Ne gerek var; yerel seçim yapmayıverelim’ demeye kadar gitmeye niyetleri var. ‘Yerel seçim yapmayalım. Yani nasılsa genel seçim yaptık. Hazır durum da böyle. Biz ne dersek o olsun’ mantığıyla hareket etme gayreti içerisindeler. Yani, ‘Hükümet de bizde olsun, belediye de bizde olsun, biz ne dersek o olsun’ bakış açısı bu.”

“BU ZİHNİYETİN İSTANBUL’A VERECEK HİÇBİR ŞEYİ OLMADIĞINI, BURADAN İLAN EDİYORUZ”

“Biz, bu zihniyetin İstanbul’a verecek hiçbir şeyi olmadığını, buradan ilan ediyoruz. Onlar, ‘İstanbul’dan daha ne alabiliriz’ derdindeler. Biz; ‘Topyekun, milletçe, İstanbul’a daha fazla ne verebiliriz, İstanbul’u ayağa nasıl kaldırabiliriz, İstanbul’u dünyanın en güzel şehri, İstanbul’un o şahane milletiyle, 16 milyon insanıyla mutlu bir şehri nasıl var edebiliriz’ diye bir bakış açısına sahibiz. Ama şunu söyleyeyim; İstanbul’a, 2019’dan beri biz, ‘Geçmiş olsun İstanbul’ diyoruz. İstanbul’da israf devri kapanmıştır. İstanbul’da bereket devri başlamıştır. İcraat, hizmet ve yatırım devri başlamıştır.

Şunu söyleyeyim: ‘Yeniden İstanbul’u kazanabiliriz’ ümidiyle seçime girmeye niyetleri varsa, bir dahaki seçime kadar, 2029’a kadar… Ne kadar hükümet vakitleri var bilmiyorum ama… Bundan sonra 3-4 sene mi kalıyor nedir? Bu zaman diliminde, Melen’i bitirsinler. Belki ondan sonra yüzleri olabilir, gelip diyebilirler İstanbullulara ki, ‘Bize oy verin.’ Ama açık söyleyeyim; tamamlamaktan geçtim, yeter ki bir an önce şu inşaatını başlatın ya da bize devredin.”

“SEÇİMDEN SEÇİME, ‘HER YOL MUBAH’ ANLAYIŞIYLA…”

“Bizi öyle, bu ülkenin ve bu milletin asla gündeminde olmayacak mevzulara çekmeye çalışmasınlar. Seçimden seçime, ‘Her yol mubah’ anlayışıyla yapılan kampanyalardan bu millet usandı. Burada her çeşit insan var. Şehrimizin, köylerimizin, mahallelerimizin temsilcileri var. Siyasiler var, meclis üyeleri var. Her insanımız var burada; görüyorum. Bizi izleyen milyonlarca insanımız var. Benim milletimin her bir ferdi vatanseverdir. Benim milletimin her bir ferdi bayrağını, her karış toprağını canı gibi sever; canını verir. Milli duyguları en üsttedir. Herkesin inancına saygı duyar. Herkesin inancını yerine getireceği ortamların varlığına saygı duyar.

Onun için bırakın milleti millete. Bu millet, zaten milletin temsilcisine oy verecek, bir kişinin temsilcisine değil. Bu kadar net. O bakımdan biz, ‘İstanbul için tam yol ileri’ diyerek, kararlı yürüyüşümüzü devam ettireceğiz. Önümüze hep daha büyük hedefler koyacağız. Bu hedeflerin her birisi, milletimiz için olacak, çocuklarımız için olacak, gençlerimiz için olacak, hanımefendiler, beyefendiler için olacak. İşçi, emekçi, emekli için olacak. İşveren için olacak, akademisyenler için olacak, herkes için olacak. Hep daha güzel günler için olacak.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir